27 Eylül 2016 Salı

Porno Beyni Nasıl Değiştirir ?



Diğer bağımlılık yapan maddeler gibi porno da beyni dopamin ile doldurur. Bu yoğun dopamin salgılanması sonucunda beynin ödül döngüsü yeniden düzenlenir ve izleyen kişinin beyin yapısını değiştirir. Bu da pornoya olan iştahınızı arttırır.


Evet doğru okudunuz. Porno fiziksel olarak beyninizi değiştirir. Son birkaç yılda beyini anlayışımızı önemli ölçüde değiştiren bir keşif gerçekleşti. Buna "Neuroplasticity" deniyor. "Neuro" burada beyninizi "plasticity" ise onun değişkenliğini ifade ediyor. Diğer bir değişle bilim adamları sizin beyninizin tecrübelerinze göre yeni sinirsel yollar inşa ettiğini keşfetti.


Baştan başlayalım nöronlar beyin hücreleridir. Birşey gördüğünüzde, duyduğunuzda veya kokladığınızda aktif hale gelirler ve diğer nörünlarla iletişimlerini kolaylaştıracak kimyasallar salgılarlar. Lezzetli birşey yediğinizde beyniniz dopamin salgılar ,   bu da size kendinizi iyi hissettirir. Veya sevdiğiniz birine sarıldığınızda beyniniz oksitosin salgılar. Bu da o kişiyle yeni bağlar kurmanıza yardımcı olur.

Yani amcanıza gittiğinizde size sarıldığında ve sizi dondurma yemeye götürdüğünde onunla ilgili sevgidolu kendinizle ilgili olaraksa mutlu hissedersiniz. Bunun tek sebebi bu kimyasallardır. Beyniniz bu kimyasal bağlar sayesinde amcanızı kendinize daha yakın hissetmenize sebep olur. Bisiklete bindiğinizde, sevdiğiniz bir yiyeceği yediğinizde veya köpeğinizi gezdirmeye çıkardığınızda da aynı şeyleri hissedersiniz. Biri porno izlediğinde de aynı şey olur bu da yeni bağlar yaratmanıza sebep olur.

Porno beyni dopaminle doldurur. Ama beyin bu aşırı dopamin bombaardımanına maruz kaldığında ihtiyaç duymayacağını düşündüğü dopamin reseptörlerini yok etmeye başlar. Bu reseptörler nöronların ucundaki küçük kulaklar gibidir. Nöronun dopamin mesajını duymasını ve beyne iletmesini sağlar. Yani bir nevi geri besleme mekanizması oluşur.

Daha az reseptör olduğunda kişi öncekiyle aynı seviyede dopamin salgılamasına rağmen reseptör sayısı az olduğu için bunu önceki gibi hissedemez. Bunun sonucunda da daha önce izlediğinde kişiye zevk veren bir film artık o kadar zevkli hale gelmez. Bunun sonucunda da insanlar bir nevi porno avına çıkarak daha farklı çeşit ve türde porno arayarak beyinin duyduğu dopamin ihtiyacını gidermeye çalışırlar.


Beyindeki tek değişiklik bu değildir. Bununla birlikte düzenli porno izleyen kişilere önceden keyifli gelen aktiviteler artık keyif vermez hale gelir. İnsanlar kendilerini moralmen çökmüş ve depresif hissederler. İşte bunun sebebi tamamen yukarıda saydıklarımdır.


10 yıldan uzun süredir yapılan çalışmalara göre bağımlılık yapan maddeler beynin ön lobunda çeşitli deformlara sebep oluyor. Frontal lob beynin mantıklı kararlar veren kısacası mantıklı davranmamızı sağlayan kısmıdır. Ama son çalışmalara göre sadece uyuşturucu maddeler bu etkiye sebep olmuyor. Aynı etkiler aşırı internet kullanımı, aşırı yemek yeme ve tabiki yazımızın temelini oluşturan porno da bu etkiyi gösteriyor.

Bu son kısım ise biraz korkutucu olacak. İnsan daha fazla pornoya baktıkça bu bağımlılıktan kurtulmak daha zor hale geliyor. O yüzden eğer bırakmaya kararlıysanız geçiştirmekten vazgeçin. Ama iyi haberler de var. Neuroplastisity dediğimiz şey iki yönde de çalışır. Yani beynimiz bu davranışları tekrarlamayı bıraktığımızda eski haline dönebilir.

15 Eylül 2016 Perşembe

Porno Nasıl Uyuşturucu Etkisi Gösterir





Yüzeysel olarak porno ve kokainin çok fazla ortak noktası olmasa da, yapılan araştırmalarda pornonun ve uyuşturucunun beyindeki reaksiyonunun ve beyinde buna karşı oluşan tepkinin tamamen aynı olduğu gözlemlenmiştir. Bunun da ötesinde beyin bu yapay uyarıcıya göre kendini yeniler ve modifiye eder. Şaşırtıcı gelebilir ama gerçekler bunlar. Okumaya devam edin.


Beyninizin içinde " ödül döngüsü" veya "ödül yolu" olarak adlandırılan bir şey vardır. Bütün memeli canlılarda bu vardır. Amacı sizi hayatta tutmak için adı üstünde ödüllendiren bir mekanizma. Yani bir anlamda hayatta kalmanızı teşvik ediyor. Yemek yediğinizde veya başarmak için çok çalıştığınız çabaladığınız bir şeyi elde ettiğinizde. Ödüllendirme şekli ise beyninizdeki birtakım kimyasalları serbest bırakmak. Bunun adı dopamin.

Normalde bu kimyasallar oldukça kullanışlıdır. Yaptığımız aktivitelerden zevk almamızı sağlar. Ayrıca bizi mutlu eden aktiviteleri yapmamız için yine bizi motive eder. Peki porno ve uyuşturucu bu sisteme ne yapar?

Uyuşturucular insanların bir an için kendini iyi hissetmesini yüksek oranda dopamin salgılanmasına sebep olarak sağlarlar. Bir anlamda siz hiçbir çaba veya çalışma yapmadan mutlu olursunuz. Beyin durduk yere kendini ödüllendirmiş olur. Başka ne mi bunu yapar? Porno.

Dopamin dalgalanması duygulardan fazlasını da etkiler. Dopamin miktarının porno ve uyuşturucularla ani şekildeki artışı beyinde yeni birtakim yollar (nöral bağlar) oluşmasına sebep olur. Bu bağlar esasen kullanıcıyı kimyasal salgılamaya sebep olan eylemi tekrar yapmaya yönlendirir. ( Mastürbasyon, porno , uyuşturucu tüketimi vb) İşte bunlara bu yüzden bağımlılık diyoruz.

Zamanla bu dopamin kimyasalının aşırı salgılanmasıyla birlikte beyinde başka değişiklikler de gözlemlenir. Bir uyuşturucu keşinin her seferinde aynı zevki alabilmesi için daha fazla veya daha farklı uyuşturucular kullanması gibi porno izleyen insanlarda da aynı etki gözlemlenir. Yani porno beynin dopamin salgılamasına müsade etse bile izleyen kişi bunun etkilerini ilk seferki gibi hissetmediği için yetersiz gelir.

Bunun sebebi de beynin kendisini aşırı dopamin yüklenmesinden kurtarmak için dopamin reseptörlerini (algılayıcılarını)  yok etmesidir.  Daha az reseptör olduğundan kullanıcı daha az dopamin salgılandığını düşünür. Bunun sonucunda da kullanıcı daha fazla zevk alabilmek için daha sık, daha fazla porno ve daha ekstrem türlere yönelirler.

Ve beyin bu dopamin darbelerine alışmaya başladıktan sonra alışkanlığı bırakmak ilaçlarda da olduğu gibi bağımlılık belirtilerinde geri çekilmeye yol açar.

İnsanlar uzun zamandır pornonun var olduğunu ve daha önce bu etkilerin neden ortaya çıkmadığını  düşünse de şuanki internet pornosunun ulaşılabilirlik ve rahatlık açısından eski tür pornolara göre ( kaset şeklinde) çok daha kolay olduğunu söylemek mümkün. İnternetteki sonsuz sayıda ve tipte filmle dopamin seviyenizi sürekli olarak zirveye çıkarabilmeniz mümkün.

Dr. Jeffery Satinover bu bağımlılık tipini eroinin göze enjekte edilen versiyonu olduğunu söylemiştir. Yani aralarında aslında hiçbir fark yoktur.


3 Eylül 2016 Cumartesi

90 Gün Dayandınız Ama Bir Etkisi Olmadı Neden Mi ? [Çeviri]

Merhaba. Bugün çevirisini yapacağım yazıda hem uzun süre dayanmasına rağmen hayatında herhangi bir değişiklik göremeyen kişiler için   hem de bu sürece yeni başlayıp da 1-2 haftada etki görmediği için bırakan insanlar için birkaç önemli noktaya değinilmiş. Paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm. 



Dopamin hormonunun en çok bilinen 3 fonksiyonu; Kendine güveni arttırma , yapılan aktivitelere duyulan istek ve mutluluk. 

Sizde ilgi ve zevk uyandıran bir şey gördüğünüzde (güzel bir kız, yemek, oyunlar, yiyecek, porno, alkol) sizi o aktivitelere teşvik etmek ve onları başarabilmeniz için beyniniz dopamin salgılar. 

Burada herkes güzel bir yiyecek, oyun veya porno gördüğünde onlara ulaşmak için yüksek oranda dopamin salgılıyor. Peki aynı şeyi güzel bir kız gördüğünüzde de yapıyor musunuz? Dopamin sizi gidip onla tanışmak konuşmak ve ilgisini çekmek için yönlendiriyor mu ? 

Cevap çoğu kişi için hayır. Genelde ona bakıyorsunuz ama sadece bunla kalıyor.  Neden mi? Çünkü beyniniz size " güzel bir kızla çıkma" eyleminin imkansız olduğunu söylüyor. Siz bu beyninizle olan çekişmeyi yaşarken dopamininiz düşüyor ve siz de hiçbir şey yapmadan yolunuza devam ediyorsunuz. 

Ama dopamin oyun oynarken, porno izlerken kolayca ve bol miktarda salgılanıyordu fakat kızlarla ilgili konularda ve enstrüman çalmayı öğrenmek, daha sosyal bir hayata sahip olmak, spor salonuna gitmek, notlarınızı yükseltmek gibi konularda kesinlikle salınmıyor.

Sebebini açıklıyorum: 

Dopamin sadece amacınıza bağlı olarak o amacınızı gerçekleştirebileceğinize ilişkin kanıtınız varsa yeterli seviyede salgılanır. 

Resimlerle Açıklayalım. 


Mesela diyelim ki çok kilolusunuz ve çirkinsiniz (negative state) buna karşın zayıf ve güzel olmak istiyorsunuz (positive state) 

Genelde  biri spor salonuna gider ve egzersiz yapmay başlar, ama zaman geçtikçe spor salonuna daha az gider, diyetini bırakır ve sonuç olarak hiç gitmemeye başlar. (Spor yapma eylemini burada bağımlılıklarınızla olan mücadeleniz olarka da düşünebilirsiniz.)


Burada gördüğümüz çifte kırmızı duvar hem başarısızlık hemde sonuç alamamaktır.  İnsanlar bu iki duvara çarpar. 

Değişimi elde etmek için kişi spor salonuna gitmeye devam eder, katı bir diyet uygular kendini zorlar ama başlangıç aşamasında olduğu için yine bir sonuç elde edemez. Hayatı da önceye göre değişmemiştir. Bundan sonra ne mi olur? 



Bunun sonucunda dopamin düşer ve beyin tarafından salgılanılmayı bırakır.  Çünkü beyniniz size " Spor yapmanın sizi daha iyi hale getirmeyeceğini" size telkin eder. Ve bu aktiviteye yönelmeniz için size daha fazla dopamin yönlendirmez. Ama siz biliyorsunuz ki kanıtlandığı üzere spor vücudu geliştirir. Buna karşın beyniniz öyle düşünmüyor ve size ihtiyacınız olan dopamini vermiyor. Beyninize göre sizin güzel bir vücuda sahip olmanız imkansız. Beyniniz sizi dopaminden uzaklaştırır sizde bu aktiviteleri yapamaz hale gelirsiniz. çünkü beyninize göre bilinenin aksine "Çok spor yapmak = Daha iyi bir vücut " değildir. Ama öte yandan beyninizin de dopamin salgılamaya ihtiyacı var. Çünkü bu sefer psikolojiniz bozuluyor bunun sonucunda bağışıklık sisteminiz bozuluyor ve hasta oluyorsunuz. İşte tam bu noktada beyin ihtiyacı olan dopamini daha kolay ve hızlı bir şekilde karşılayabilmek için sizi mastürbasyon, oyun, yemek yemek gibi kolay elde edilebilecek dopamin kaynaklarına yönlendiriyor ve birden kendinizi bunlarla meşgul olurken buluveriyorsunuz.  İşte bu aynı durum kızlarla tanışma ve iletişime geçme konusunda da geçerli. Çünkü beyninize ve kendinize istemeden de olsa hayatınız boyunca " bir kızla tanışamayacağınızı" telkinlemişsiniz.  Sizin yapmanız gerkeen şey ise bu gördüğünüz çift duvarı atlamak. Bu süre kimisi için 90 gündür kimisi için daha kısa kimisi için daha uzun bunu denemeden bilemezsiniz. 


 Actions to change denilen nokta ise eylemlerinizin değişmeye başladığı nokta. Yani spor yapmayı bırakmaya karar verdiğiniz safha. İşte burası en yıkıcı nokta. Bunu dönüm noktası yapmak sizin elinizde. Spor salonuna düzenli olarka gitmenize rağmen sonuç görmediğinizde depresif ve üzgün bir moda giriyorsunuz. Spor yapmaya gitme isteğiniz sıfırlanıyor. İşte tam bu noktada yapmanız gereken şey beyninizin size sürekli " sporun hiçbir işe yaramayacağını" telkinlemesine rağmen inadına gitmeye devam etmeniz.  Ta ki "?" kutusuna ulaşana kadar. 


Gördüğünüz gibi dopamininiz sonucu elde edene kadar düşük oluyor ama siz amacınıza ulaşmış oluyorsunuz. O kadar çabanızdan sonra sonunda biraz sonuca ulaştınız. Ve eğer bu sonuçla yetinmeyip çalışmaya devam ederseniz asıl olay gerçekleşiyor. 



Sonuç aldığınızı farkettiğiniz andan itibaren dopamin miktarınız zirve yapar ve asıl almak istediğiniz sonuca yaklaştıkça salgıladığınız dopamin miktarı hızla artar. Burada dopamin ve amacınız bir sonsuz döngüye girer. Yani amacınızı ne kadar büyük tutarsanız ona ulaşana kadar salgıladığınız dopamin miktarı da o kadar artar. 

Dopamin mekanizması çoğu aktivite için böyle çalışır. Daha fazla sonuç aldıkça daha fazla dopamin salgılarsınız. O yüzden önemli olan ne kadar dayandığınızdan ziyade elde ettiğiniz küçük de olsa değişimlere ve sonuçlara odaklanmak.